DALYAN İZTUZU PLAJI
DOĞA HARİKASI, AVRUPANIN EN İYİ AÇIK ALANI DALYAN İZTUZU PLAJI AKDENİZ'DE ENDER RASTLANAN BİR YER: ÇAM AĞAÇLARIYLA KAPLI BİR DAĞDAN NEHİR AĞZINA UZANAN, BİR TEK EV, DÜKKAN VEYA OTELİN GÖRÜNMEDİĞİ 5 KM'LİK ALTIN SARISI KUM.
İNGİLİZ The Times gazetesi, 6 aylık bir araştırmanın sonucunda doğa harikası, Caretta caretta kaplumbağlarının yumurtalarını bıraktığı Dalyan’daki İztuzu Plajı’nı, “Avrupa’nın En İyi Açık Alanı” ilan etti.
Doğa harikası Dalyan İztuzu Kumsalı, Radar tepesinin eteğinden Dalyan Boğaz’ına kadar 5 bin 400 metre uzunluğundadır. Boğazın batısındaki Küçük Plaj kumsalını da ilave ederseniz, toplam uzunluk 6 kilometreyi aşmaktadır. Caretta Carettaların yumurtalarını bırakabilmelerine çok uygun olan ince kumlu bu plajın Batı tarafına teknelerle, Doğu tarafına ise karayoluyla gidiliyor. Her iki tarafın da farklı özellikleri var. İki uçta 2 ayrı plaj tesisi var. Tekne ile gidilen taraftakinin adı Dalyanağzı Plajı. Karayolundan gidilen ise İztuzu Plajı. Her 2 plajı da Belediye işletiyor. Kumsalın orta kısmı ise tamamen doğal haliyle sizi bekliyor. Yalnızlığı sevenler, 'ıssız adam' olmak isteyenler için ideal. Bu kumsala Caretta Caretta (Loggerhead) türü deniz kaplumbağaları yumurta bıraktıkları için Mayıs’tan Eylül'e akşam 20.00’den sabah 08.00’e kadar plajdan yararlanamıyorsunuz. Plaj geceleri tamamen kaplumbağalara ve koruyuculara bırakılıyor.
Antik çağlarda İztuzu ya da başka bir adda bir kumsal yoktu. Şimdi İztuzu'ndan 4 kilometre içerde kalan Kaunos, bir liman kenti idi. Gemiler şimdiki Sülüklü Göl’deki ticaret limanına yanaşırdı. Bugün sandalla bile ulaşmak çok zor oraya! Ne oldu da İztuzu Kumsalı oluştu ve Kaunos limanının önü kapandı? Bunu da bilim açıklıyor bize. Dalaman Çayı, Ortaca ve Dalyan’dan akarmış antik çağlarda.
Bugün Ortaca’nın büyük bölümü ve Dalyan’ın Arıkbaşı Mahallesi’nin altı tamamen Dalaman Çayı’nın taşıdığı kum ve çakıllarla kaplı. MÖ 226 veya 227'de büyük Rodos depremi ile Anadolu'nun Güneybatı kesimlerinin de yerle bir olduğunu biliyoruz. Bu deprem, Dalaman Çayı'nın yatağını değiştirmiş. İşte bu olay, İztuzu mucizesini yaratmış. Dalaman Çayı olmayınca, bu defa kumların sürüklenmesi terse dönmüş. Dalgalar kumları kıyıya sürüklemeye başlamışlar. İztuzu Kumsalı önündeki kayalıklar, dalgaların hızını kestiği için kumlar şimdiki yerinde birikmiş birikmiş. İncecik altın sarısı kumlar. Sabırla toplanmayı sürdürmüşler. Bir gün Caretta Carettaların yumurtalarına yuva olacaklarını bilmeden bir araya toplanmışlar. Ortaya başka bir yerde yaşayamayacağınız bir mucize çıkmış.
Dalyan iskelesinden hareketinizden sonra, çok keyifli bir yolculukla Dalyanağzı Plajı’na bulunduğunuz teknenin motor gücüne bağlı olarak 30-40 dakikada ulaşılıyor. Dalyan aslında denize çok yakın ama kanallar dolanarak gittiği için plaja ulaşmak bu kadar uzun sürüyor. Tekneniz önce kaya mezarlarının önünden geçiyor. Dalyan’ın binalarının bittiği yerden itibaren delta başlıyor. Ana kanalı takip ederek, balıkların denize kaçmasını önleyen kapıya ulaşılıyor. Tekneler geçerken açılan kapıyı geçtikten sonra tam bir labirentin içine düşüyorsunuz. Bilmeyenin yolunu bulabilmesi mümkün değil. Çeşitli su kuşlarını ve çevreyi izleyerek doğa ile baş başa keyifli bir yolculuk sonunda İztuzu kumsalı göründüğünde, içinizden bir hayranlık volkanı patlıyor. Biran önce, oraya ulaşma arzusu benliğinizi kaplıyor. Ben dikkat ettim. İnsanlar İztuzu’na ulaştığında teknenin bağlanmasını dahi beklemeden iskeleye adım atmaya çalışıyor. Dönüşte ise adımlar geri gidiyor. Son ana kadar teknenin yanında suya girenler oluyor. Ulaştığınız bu kumsal, nesilleri tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Caretta Carettaların en önemli üreme merkezlerinden biri. Kumsala ayak bastığınız taraf, tatlı su. Karşınızdaki engin deniz ise bol tuzlu Akdeniz! Artık tercih size kalmış. İster tuzlu suda, ister tatlı su da yüzersiniz!
Dalyan sınırları içinde olan kumsaldaki plajlar belediye tarafından işletilmektedir. Özel Çevre Koruma Bölgesi olduğu için plajda hiç bir yapı bulunmuyor. Var olan yapılar da yıkıldı. Burada konukların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için sadece ahşaptan büfe, soyunma kabinleri, tuvaletler, sağlık kabini bulunuyor. Bir sürat teknesi de acil durumlar için bekletiliyor. Büfede basit yiyecekler, içecekler ile bira bulunuyor.
Caretta carettaların yumurtalarını bıraktıkları şezlongların sınırını belirten ağaç kazıklar ile iple belirlenen diğer sınır arasında güneşlenmenize izin verilmiyor. Marmaris, Fethiye, Bodrum gibi çevredeki turistik yerlerden günlük turlarla gelenler de bu plajı kullanıyorlar. Bu yüzden zaman zaman yoğunluk yaşanıyor. Bir bakıyorsunuz plaj çok kalabalık, birkaç saat sonra ise çok az kimse kalmış! Kalabalıktan hoşlanmıyorsanız, şezlonglardan biraz ileriye gitmeniz yeterli. 200 adım sonra dalgaların sesi ile baş başa kalırsınız. Kıyı oldukça sığ. 40-50 adım ilerledikten sonra su insan boyuna ulaşıyor. Genellikle deniz öğleden önceleri çarşaf gibi, öğlenden sonra ise dalgalı oluyor. Özellikle gençler, öğleden sonra gruplar halinde çığlıklar atarak dalgalarla oynuyorlar. Buharlaşma fazla olduğu için en tuzlu denizimiz Akdeniz'dir. Heredot kitabında, antik çağlarda İztuzu'ndan elde edilen tuzla göz merhemi yapıldığını ve cilde çok iyi geldiğini yazar. Siz yine de "Tuzlu sudan hoşlanmam" derseniz, Dalyanağzı Plajı size tatlı su alternatifi sunuyor. Kumsalın tekneden indiğiniz tarafı tatlı sudur. Bu taraf, deniz tarafının aksine derindir.
İztuzu’na karayoluyla ulaşabilmek için ya özel aracınızı, ya da caminin yakınından hareket eden minibüsleri kullanmanız gerekiyor. Dalyan, kuş uçumu baktığınızda denize çok yakın olmasına rağmen plaja doğrudan yol olmadığı için dolanarak 12 kilometre yol almak gerekiyor. 12 kilometre denilince gözünüz korkmasın. O kadar güzel bir yolculuk ki, Anadolu’da 4 mevsimi yaşamak gibi bir şey! Pamuk tarlaları, göl, orman ve muhteşem manzaralar… Dalyan’ın Sulungur Mahallesi’ni geçip Vardiya Tepesi’ni döndüğünüzde karşınıza sonsuzmuş gibi görünen bir düzlük çıkıyor. Aslında deltanın devamı olan bu düzlük, yakın zamana kadar tamamen pamuk tarlaları idi. Şimdi ürünü para ettiği için genellikle nar bahçeleri haline getirildi. Dağ dibinden kaynayan suyu denize doğru taşıyan derenin üzerindeki köprüyü aştıktan sonra sizi yolu sağlı sollu saran pembe renkli zakkumlar karşılıyor. Özellikle bahar aylarında inanılmaz bir pembe güzellik oluşturan bu koridor sola dönerek size yol gösteriyor. Zakkumların sona erdiği noktada bir başka güzellik başlıyor. Karşınıza tepelerin gölgelerini yansıtan, genellikle durgun olan Sulungur Gölü çıkıyor.Karşınızdaki sarp kayalığın gölgesi sizi adeta kendisine çekiyor. Kayadan, altında oyulan dar yolla sıyrılıyorsunuz.
Gölün çevresinden dolaşarak yoğun bir çam ormanına giriyorsunuz. Tırmandığınız yolun en üst noktasında sizi Gökbel köy okulu ve birkaç dükkan karşılıyor. Siz sağdaki orman yolundan devam ediyorsunuz. Çam ağaçlarının o hoş kokusunun ciğerlerinizi doldurduğunu hissediyorsunuz. Ağaçların arasına dikkatle bakarsanız, genellikle mavi renge boyanmış arı kovanlarını görebilirsiniz. Sağ tarafınızda ağaçlar sona erip, köy evleri görünmeye başladığında, biraz daha ilerilere, aşağılara bakarsanız, az önce çevresinden dolaştığınız Sulungur Gölü’nü ve onun ilerisinde Dalyan Deltası’nu kuş bakışı görebilirsiniz. Delta, sizinle birlikte ilerler gider. Ta ki, denizle kucaklaşacağınız son düzlüğe kadar. Ondan sonrası, ormandan aşağı kıvrılarak inmektir.Çam ağaçları arasından bir görünüp, bir kaybolan kumsal ve deniz içinizde fırtınalar kopartır. O kumsalda bir kum tanesi olma arzusunu benliğinizde hissederseniz! Kumsala özel aracıyla gideceklere not: Çevresi çeşitli doğal güzelliklerle dolu olan ve her yıl yüz binlerce yerli ve yabancı konuğun kullandığı bu yol maalesef dar ve bazı bölümleri bozuk. Bu nedenle fazla sürat yapamamanızı öneririz.
İztuzu plajı ve Dalyanağzı Palajı Dalyan Belediyesi’nin ( Muğla'nın büyülşehir olmasından sonra Dalyan Belediyesi kapatılıp, Dalyan Ortaca ilçesine baglı bir mahalle olmuştur.) sınırları içinde ve Dalyan Belediyesi tarafından işletiliyor. Ama her 2 plaj için de Özel Çevre Koruma Kurumu’na kira ödeniyor. Niçin mi? Dalyan ve çevresi Özel Çevre Koruma Bölgesi. Hala bir yasası yok ama 1988’de Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde çıkartılan bir kanun hükmünde kararname ile bu alanların kullanım hakkı kısaca ÖÇKK denilen Özel Çevre Koruma Kurumu’na verilmiş! Onlar da buna dayanarak kumsalı sahibine, yani Dalyan halkına kiraya veriyorlar!
Kumsal 12 yıl boyunca özel şahıslar tarafından işletildikten sonra çeşitli mücadeleler sonucu Dalyan Belediyesi tarafından geri alınabildi. Hatta bunun için belediye başkanı iktidar partisine geçmek zorunda kaldı. Bu olay, gazetelere manşet oldu. Başkan, plajı geri alabildi ama sonraki seçimde bir daha adaylığını koymadı. Çevre koruma ile plaj kiralamanın ne alakası olduğu pek anlaşılır gibi değil ama Dalyan Belediyesi, geri alabilmek için kendi sınırları içindeki bu kumsala kira ödemeye bile razı oldu. Belki de belediye kira ödemese, plajdaki hizmetlerin ve yiyecek-içeceğin fiyatları çok daha ucuz olurdu. (Her 4-5 senede de bir rant çıkarları için hükümete yakın isimlerce alavare dalavere yöntemlerle açılan ihalelerle plaj işletmeleri özel şirketlere tahsis edilsede, bu yanlış kararlar yerel halkın ve STK ların yoğun çalışmalarıyla bölge idare mahkemlerinden dönmektedir.)
2012 yılında onaylanan kanunla MUĞLA il bazında büyükşehir olduktan sonra Dalyan belde belediyesi kapatılıp ORTACA belediyesine bağlanmıştır. Bu netice ile iztuzu plajındaki bütün hakların da Ortaca belediyesine devri beklenirken malesef rant çevrelerinin iştahı sonucu mahkemelik olan bir dizi kanunsuz ihale ile iztuzu palj işletmesi ingiliz ortaklı bir şirkete 1 gecede devredilmiştir.
Bu gelişmelerin sonucu devreye giren sivil toplum kuruluşları ve çevreci yerel halkın başlattığı mücadele sonucunda tüm bu uygun olmayan ihale mahkemelerce iptal edilmiştir. Tam da plaj işletmesi yerel belediyeye tekrar geri verilecek derken Çevre ve Şehircilik Bakanlığının aldığı kararla Dalyan İztuzu ve Boğazağzı plajlarının işletmeleri bir protokol ile 2015 yılında MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ'ne bırakılmıştır.
ANTİK TUZLA
Tarihçi Heredot, 12 ciltlik tarih kitabında Kaunosluların tuz ve tuzlu balık ticareti yaptığını yazmıştı. Tarihçi Plinius ise Kaunos tuzunun antik çağlarda göz merhemi yapımında kullanıldığını söylüyordu. Tarihçi Plinius, Kaunos'ta tuz üretimini şöyle anlatıyordu: "Deniz tuzu, ya sahilde deniz suyunun çekilmesiyle, ya da kıyı şeridi boyunca yerleştirilen tavalar içinde tahliye ettirilen deniz suyundan elde edilmektedir." Kaunos'ta ayağa kaldırılarak kullanılır hale getirilen Çeşme Binası'nın batı duvarının dış yüzüne yazılmış olan Kaunos Gümrük Nizamnamesi'nde de tuz ve reçinenin ihracatında hiç ödün verilmeyeceği ve teşvik uygulanmayacağı yazılıydı. Kaunos çevresinde bir antik tuzla vardı, ama neredeydi? Arkeologlar 1969 yılından bu yana bu tuzlayı arıyordu. Bu tuzla bulunursa, Türkiye'nin ortaya çıkartılan ilk antik tuzlası olacaktı.
Antik Tuzla nasıl bulundu?
Dalyan eski Belediye Başkanı Suat Tufan, çocukluğunda Dalyanlıların İztuzu'nda bir yerden tuz getirdiklerini hatırlıyordu. Ama kendisi hiç oraya gitmemişti. Zamanla teknolojinin gelişmesi, tuzun kolay ve ucuz elde edilmesi nedeniyle artık kimse oradan tuz getirmiyordu. Merakını gidermek için tuzlayı soran Tufan'a yaşlılar, yerini tarif ettiler. Tarif edilen yere giden eski başkan Tufan, tuzlayı hala tuz üretir vaziyette buldu. Tuzla ilginç bir yerdeydi. Herkesin gözünün önünde ama kimse fark edemiyordu. İztuzu Plaj İşletmesi'ninarkasındaki İztuzu Gölü'nün kenarındaydı tuzla. Kışın su altında kaldığı için görünmüyordu. Yazın ise herkes denize yöneldiği için o tarafa bakan olmuyordu. Eski Başkan Tufan, Kaunos kazılarını yürüten Prof. Dr. Cengiz Işık'ı, "Hocam size bir yer göstereceğim. Belki ilginizi çeker" diyerek tuzlaya götürdü. Tuzlayı gören Prof. Işık, sevincinden ne yapacağını şaşırdı. Işık, "Biz hep yanlış yerlerde aramışız. İztuzu adının bize ipucu olduğunu anlayamamışız. Baki Hocam, (Prof. Dr. Baki Öğün) hep başına vurur ve 'nerede bu tuzla?' diye sorardı. Sağ olup, burayı görmesini çok isterdim" dedi.
İztuzu Antik Tuzlası'nın son yılların en önemli arkeolojik buluşlarından biri olduğunu belirten Prof Işık, hemen tuzlayla ilgili çalışmalara başladı. Prof. Dr. Cengiz Işık'ı heyecanlandıran bu buluş, arkeoloji tarihine ışık tutacak nitelikte. Çünkü ilk kez bir antik tuzla bulunuyor ve tuzlanın çanakları, binlerce yıl geçmesine rağmen sapasağlam kalmış. Bugün dahi kullanılabilecek durumda olan binlerce yıllık antik tuzlanın yüzeysel incelemesini yapan Prof. Işık, şu bilgileri veriyor: "Tuz tavaları, ya da tuz çanakları, kumul üzerinde oluşturulan parseller içine yerleştirilmişler. Parseller ortada 3 tam, yanlarda ise yarım. Ortadaki her bir parsel 30x9.90 metre boyutunda ve birbirlerinden kesikle ayrılmışlar. 1 metre 60 santim genişliğindeki kesiklerin yan duvar genişlikleri 15 santim kadar ve yumruk büyüklüğündeki toplama taşlarla örülmüş. Ortadaki tam parsellerin her birine altışarlı çift sıra halinde toplam 12, yanlardaki yarım parseller içine ise altılı tek sıra tava yerleştirilmiş. Buna göre toplam tava sayısı 48'dir. Çapları 4 metre 20 santim olarak ölçülen tavalar parseller içine öylesine yerleştirilmişler ki, iki tava arası ve tavalarla kesik arasındaki mesafe eşittir: 50 santim. İlk gözlemlerimize dayanarak söyleyebiliriz ki, taşan deniz suyu bu alana kadar uzanmakta ve sonrasında geri çekilmektedir. Geri çekilme sonrasında tavalar içinde kalan deniz suları yanlardaki kesikler içine yavaşça süzülerek tahliye olunca, tavalar içinde tuz çökelmektedir. Tıpkı, Plinius'un Naturalis Historia kitabında bahsettiği gibi."
İztuzu Kumsalı'nın önünde düzgün bir şekilde kayalıklar bulunuyor. Mendirek gibi dalgaları önleme görevi gören bu kayalıkların doğal mı oldukları, yoksa bazı antik limanların önünde görüldüğü gibi Kaunos'u denizden gelecek saldırılardan korumak için mi yapıldığı bilinmiyordu. Bu kayaların ardında antik tuzlanın bulunması, şimdi akıllara "Acaba bu kayalar tuzlayı dalgalardan korumak için mi yapılmıştı?" sorusunu akıllara getiriyor.Prof. Dr. Işık, tuzlaya mutlaka deniz suyunun gelmesi gerektiğini belirterek, "İztuzu Gölü'nün mutlaka denizle bağlantısı olması, bir yerden deniz suyunun tuzlaya girmesi gerekirdi. Ama günümüzde o bağlantı kalmamış" diyor. Niçin kalmadığını da biz söyleyelim. Karayolu'ndan İztuzu'na inilen noktada gölle denizin bağlantısı vardı. Oradan bazen deniz suyu göle giriyordu nazen de tam tersi oluyordu. Ama İztuzu Kumsalı'na otel kurmaya kalkanlar dağdan taş-çakıl taşıyarak orayı tamamen kapattılar. Antik tuzlasında çok yönlü araştırmalar sürüyor. Tuzla'nın niçin burada kurulduğunu belirlemeye çalışan arkeologlar burada TÜBİTAK'ın desteği ile sal üzerinde elektronik aletlerle sismik araştırma yaptırdılar. Böylece Türkiye'de arkeolojik alanda ilk kez sismik araştırma yapılmış oldu.Yapılan incelemenin ilk verilerine göre, tuzlanın altında başka arkeolojik yapı yok.
BİR TARAFI TUZLU AKDENİZ, DİĞER TARAFI TATLI SU OLAN MUHTEŞEM BİR PLAJ...
kaynak
Dalyan iztuzu kumsalı hakkındaki bu güzel makale de Dalyan da GAZETECİ olarak tanınan emekli gazeteci-yazar sayın Cevat Eren'in dalyan.org.uk'adlı sitesinden alıntı yapılmıştır.